ANTİK MISIR'DA BİLİM


 

                                                           ANTİK MISIR'DA BİLİM


               MATEMATİK VE GEOMETRİ

        Mısırlılar matematik konusunda gelişmiş bir medeniyetti. Özellikle üçgenler konusunda. Mısırlıların matematik tarihi yazıcılara dayanmaktadır. Yazı kullanılmaya başlandıktan sonra devletin tüm işlerini yapabilecek bir sınıf oluşturmak istenmiştir. Vergi hesaplama gibi matematik gerektiren işlemlerden de bu sınıf sorumludur. Bu sınıfa papirüs kağıtlarına yazılı olan matematik problemleri üzerinden matematik öğretilirdi. Bu problemler ekmek ve bira dağıtımı gibi günlü işlemlerle ilgiliydi. Bu problemlerde hacim ve alan hesaplama gibi işlemler de mevcuttu. Günümüzden arta kalan bu problemlerden elde edindiğimiz bilgilere göre Mısırlılar küre ve koninin de hacmini hesaplayabiliyorlardı.

         Mısırlıların aritmetik işlemlerine de değinmek istiyorum. Mısırlılar sayıları Romalılardan önce onlu sisteme ayırmışlardı. 1,10,100…… gibi onun dereceleri alınarak bu düzen sağlanmıştır. Toplama ve çıkarma işleminde de bu basamak değerlerine ayırma yönteminden yararlanmışlardır.

      


          Toplama ve çıkarma işleminde Mısırlılar ilk önce sayıları basamak değerlerine göre ayırırlar. Daha sonra hangi basamaktan kaç sembol varsa o semboller büyük değerden küçük sıraya doğru dizilirdi. “11+12” işlemini düşünün burada 3 tane 1 değerine , 2 tane de 10 değerine tekabül eden girdi vardır. Buradan hareketle ilk olarak 10 sayısına tekabül eden 2 tane aynı sembol yazılır, daha sonra da 1 sayısına denk gelen 3 tane aynı sembol yazılırdı. Çıkarma işlemi de aynı mantıktır. Basamak değerlerindeki sayı değerleri çıkartılırdı. Yani bu işlemin çıkarma işlemi versiyonunu düşünürsek buradaki 10 sayısına tekabül eden semboller birbirini götürür ve 1 sayısına tekabül eden semboller de birbirini götürü ve sadece 1 sayısı kalır.

        Çarpma işlemindeki mantık ise biraz daha karışıktır. Burada çarpılacak sayı ikişer ikişer çarpılırdı. Örneğin “8.7” işlemini ele alalım. Burada “8.1”,”8.2”,”8.4” işlemlerinin değerleri tablo şeklinde yazılırdı ve daha sonra 12 ve 4 ün toplamlarının sonucu 7’yi verdiği için bu sayıların değerleri toplanır ve işlem böylece yapılırdı. 

         Bölmede ise çarpma işlemindeki tablo kullanılır. Örneğin “56:8” işleminde 56 sayısından bir küçük değer bu sayıda çıkartılır ve girdi olan 4 yazılır. Daha sonra kalan değer olan 24 içinde aynı işlem uygulanır ki bu işlemin girdisi 2’dir. Daha sonra kalan 8 sayısına 1 girdisine tekabül eder. Eğer kalan değer tablodaki tüm işlem değerlerinden küçük ise o sayı kalandır. Bu işlemin sonucu girdilerin toplamıyla elde edilir. Yani 4,,2 ve 1 sayıları toplanır ve sonucunda 7 sayısı elde edilirdi.

         Geometri konusunda özellikle üçgenlerde Mısırlıların piramitlerin gizemini hala çözülememesinden hareketle ne kadar geliştiğini anlayabiliriz. Piramitleri inşa ederken Mısırlılar dik açı oluşturmak için üçgenlerden faydalandıkları söylenir. Bu üçgenin adı Mısır Üçgenidir. Bu üçgenin en ve boy oranları 3:4:5 tir. Nitekim Yunan Bilim adamları, Mısır’da dik açı oluşturmak için 12 eş parçaya bölünmüş bir kullanıldığını bildirdi.


         Özellikle seqed olarak da bilinen oranın uzanmasını\ yükselişini de piramitleri inşa ederken kullandılar. Seqed Mısır’da eğimin tersini ifade eden bir terimdir. Piramitlerin en, boy ve yüksekliğinin hesaplaması için kullanıldı. Bu işlemlerin hepsi problemlerde mevcuttu.

        Geometri problemlerinde üçgen, daire, dikdörtgen ve yarım kürenin alanını ve hacim konusunda da silindirik ve dikdörtgenik tahıl ambarları ile kesik piramidin hacmini hesaplamayla ilgili problemler de vardı.

         Ahmes, Diofantos, Ktesibios, Takiyüddin ve Öklid ünlü Antik Mısırlı matematikçilerdendir.

                ASTRONOMİ     

       Kanımca astronomi deyince akla Mısırlılar gelmelidir. 1-2 sene evvel bulunan Mısırlılara ait 10.000 yıl önce inşa edilen kerpiçten bir gözlem evi araştırmacılar tarafından hem dinsel hem de bilimsel yönden denenmiş ve doğru sonuçlar alındığı gözlemlenmiştir.  Mısırlıların böyle bir gözle evi inşa etmeleri onların astronomideki gelişmişliklerini kanıtlar.


      Aslında Mısırlıların astronomiyle ilgilenmelerinin sebebi yılın belli zamanlarında Nil Nehrinin taşmasıdır. Bu olayın yıldızlarla ilgili olduğunu keşfetmişler, yıldızları ve Güneşi gözlemlemişler ve Güneş takvimini icat etmişlerdir. Bir ayı 30 güne ve 1 ünü de 24 saati bölmüşler ve güneş saatini icat etmişlerdir. Bu takvim halen günümüzde de kullanılmaktadır.



        Mısır piramitleri büyük bir özenle Kutup Yıldızı’na doğru hizalamışlardır. Ayrıca Karnak’taki Amon’un tapınağını da kış gündönümü vakti Güneş’in doğduğu yere doğru hizlamışlardır. Astronomi, dini bayramların tarihlerinin saptanmasında ve akşam vakitlerinin belirlenmesinde önemli rol oynamıştır. Ayrıca tapınak astrologları yıldızları izlemekte ve Güneş’in , Ay’ın ( ve evrelerinin) ve gezegenlerin kavuşmalarını ve doğumlarını gözlemlemekte ustaydılar.


        Mısırlıların inşa ettikleri gözlem evinde günümüzde de halen bazılarını kullandığımız burç heykelleri bulunmuştur. Ayrıca Mısırlılar bununla da geri kalmamış ve gökyüzünün haritasını çıkartmıştır. Çok ilginçtir ki piramitlerin tam koordinatı da ışık hızına eşittir.

 


               

                  TIP, ECZACILIK VE ANATOMİ

        Mısır medeniyeti tıp alanında çok gelişmiştir. Birazdan değineceğim mumyalama yöntemini onlar bulmuştur. Mısır’ hekimlere çok önem verilirdi. Öyle ki en az din adamları kadar değerliydiler. Hatta bazı din adamları da doktordu. Tıp işi ile uğraşanlara Suni , hem hekim hem de rahip olanlara Sekmeth Rahipleri denirdi.

        Mısır medeniyetinde hekimler başka bir hekimin yanında uygulamalı olarak tıbbı öğrenirlerdi. Hekimler günümüzdeki gibi baş, göz gibi tek bir bölge üzerine uzmanlaşırlardı. Yani aslında her bölgeyi bir doktorun muayene etmesi gerekirdi.

        Mısır’daki tıbbın en büyük farklarından biride onların solunum merkezciliğine inanmalarıdır. Mezapotamya ise karaciğer merkezciliğini savunuyordu.


        Hastalıkların çoğu düzensiz beslenme, mikroplar ve özellikle parazitler gibi nedenler olsa da insanların hastalıkların hastanın vücuduna kötü ruhun girmiş olduğuna inanırlardı. O yüzden bilimsel temeller olduğu gibi büyü ve dualarla da hastayı iyileştirmeye çalışılardı. Bunun bir göstergesi olarak Mısırlılarda birden fazla şifa tanrısı mevcuttu. Ra, İsis ve Imhotep gibi tanrıları vardı. Özellikle Imhotep konusuna değinmek istiyorum çünkü Imhotep hem en sevilen hem de insan olmasıyla dikkat çeker. Aslında o bir tanrı değildi ve bir doktordu. Ancak insanlar onu çok severdi ve onu zamanla bu sevgiden dolayı yüceltmişlerdir. Hatta uzaklardan ona tedavi olmak amacıyla gelenler bile vardı.

          Mısırlılarda ilaçlar ise hayvansal, bitkisel ve madensel olarak üçe ayrılırdı. Tek bir maddeden elde edilen ilaçlar olduğu gibi karışım halinde olan ilaçlar da vardı. Safran, sarımsak, marul, üzüm vb. malzemeler ilaç yapımında kullanılırdı. Buradan onların eczacılıkta geliştikleri yorumunu yapabiliriz. Aynı zamanda baş ağrısı çeken birinin başına balık koymak gibi bir takım yöntemleri de vardı.


            Mumyalama konusu Mısır medeniyetin en dikkat çeken konusudur. Öncelikle mumyalama 3 çeşitti. Bunlar ekonomik durumlara göre ayrılırdı ve bu işi yapan ayrı mumyalama ustaları vardı. İlk yöntemde uta cesedin burnundan kanca vasıtasıyla beyin çıkarır ve kalan maddeleri eritirdi. Daha sonra cesedin böğründen diklemesine kesilir ve organları çıkartılırdı.  Daha sonra Cesedin içi hurma şarabı ile yıkanır, güzel kokular püskürtülür ve daha sonra karnına saf mür konurdu daha sonra dikilir. Daha sonra cesedin içine sodyum karbonat konur ve 70 gün bekletilirdi yıkanır ve ince tül ile sarılırdı.

İkinci ve daha ucuz yöntemde ise usta cesedin karnını yarar iç organlarını çıkarır ve sedr ağacından elde ettiği bir sıvıyı enjekte ederdi ve gerektiği kadar tuza bırakırdı. Daha sonra ceset çıkartılır ve sedr likörü çekilirdi. Likör çok kuvvetli olduğundan beraberindeki organlarda sıvı halinde dışarı çıkardı. Üçüncü ve en ucuz yöntemde ise cesedin içi tuzla temizlenir, 70 gün tuza batırılır ve öylece teslim edilirdi. Bu da Mısırlıların kimya ve anatomide ne kadar geliştiklerini gösterir.


                    KİMYA

            Kimya Mısırlıların en ilgili ve ileride olduğu bir alandı. Yine aynı tıptaki gibi kimyada da pratik beceriler olduğu gibi mitolojik yön de vardı. O yüzden Mısır kimyası “bilimsel-mitolojik” olarak tanımlanır. Bunun bir göstergesi olarak da maddelerin çeşitli tanrılardan geldiğine inanırlardı. Örneğin manyetitin tanrı Horus ve natron tuzunun tanrı Osiris’ten ve reçinelerin ise tanrıların gözyaşları olduğuna inanılırdı.

           Biraz önce değindiğim gibi kimyada dini ritüeller merkeziydi. Parfümcüler ve boyacılar dini kurallara göre tapınakların hemen dışında çalışırlardı. Bu da elde edilen bilgilerin gizliliğine yol açtı. Hatta elde edilen belgelerde mitolojik unsur bulunmayan metin çok nadirdir. Ortaya çıkan fikirler ise büyük olasılıkla ticaretlerde gözlemlenebilen fiziksel-kimyasal fenomenlerin olduğu düşünülüyor.

            Mısır’da kimyanın deneme yanılma yoluyla mı yoksa deneysel olarak mı yapıldığı bilinmiyor. Zaten dini bilgiler çıkarıldığında fenomenler rasyonel olarak açıklanabilmesi çok olası gözükmüyor.



            Mısır kimyasının özünde sentez vardı. İnorganik bir pigment olan Mısır mavisini sentezleyen ilk medeniyetti. Bunun sebebi ise tanrılarının saçını oluşturduklarına inanılan mavi alüminyum silikat minerali olan lapis lazuli ile ilişkilendirdikleri değerli taşları taklit etme istekleridir. M.Ö. 2500’den itibaren mavi pigment kalsiyum bakır tetrasilikat sentezlemeye başladılar. Bu pigment teknoloji kaybolmadan önce Roma Döneminde üretildi ve 19. Yüzyılda yeniden keşfedildi.


            Makyaj da Antik Mısır kimyasını en önemli parçalarından biridir. M.Ö 2000’lere dayanan , antik Mısırlıların kullandığı sürme göz makyajının içeriğinde sentetik kurşun pigmentleri keşfedilmiştir. Mısır medeniyetine ait makyaj kaplarında iyi korunmuş bileşiklerin galen, serüsit, laurionit ve beyaz toz fosgenit gibi doğal pigmentler içerdiği keşfedildi. Bu pigmentlerden bazıları doğada nadir bulunur ve herhangi bir şeyin ayrışma ürünleri olma ihtimalleri düşüktür. Tüm bunlar aslında Antik Mısır’ın kimyayı ne kadar önemsediklerini ve yaşamlarına kattıklarının bir göstergesidir.

          

            BLOGGER: AHMET SELİM BİLGİÇ 9/E 476

              

                        KAYNAKÇA

        https://www.britannica.com/science/mathematics/Mathematics-in-ancient-Egypt

        https://tr.wikipedia.org/wiki

        https://www.chemistryworld.com/features/ancient-egyptianchemistry//4016457.article

        https://acilci.net/tip-tarihi-yazi-dizisi-bolum-2-eski-uygarliklarda-tip-antik-misir

        https://gelecekbilimde.net/antik-misirda-tip-bilimi

        

        

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Asya Hun Devleti’nde Yönetim ve Ordu Sistemi

Sümer astronomisi ve matematiği

Sümerlerde Yönetim ve Ordu Sistemi