ESKİ ÇAĞ TÜRK TOPLUMLARINDA İNANÇ
ESKİ ÇAĞ TÜRK TOPLUMLARINDA İNANÇ
İnanma ihtiyacı
İlk Türkleri ve inançlarını anlayabilmek için ilk öncelikle insanı anlamak gerekir. Her ne kadar değiştiğimizi düşünsek de zihnimiz 300 bin yıl önceki bir sapiensle aynıdır, sonuç olarak da kendimizi kabul ettirme ihtiyacımız her zaman var olmuştur. İnsan doğduğu anda onu kabul eden ebeveynleri vardır büyüdükçe dostluklar ya da aşk gibi bağlar kurar lakin bu kabuller şartlıdır sonuç olarak kendini şartsız bir şekilde kabul edebilecek bir ya da birden fazla varlık arar.
Din
Günün sonunda ise insan bu kabullenilme ihtiyacına bağlı olarak inanç sistemleri ya da inançlar koyarlar, bu inanç sistemleri ya da inançlar iki şekilde ele alınabilir;
İlk olarak materyal üstü olan Tanrı/Tanrıça(lar) üretir ve bu varlıkların insanları gözlediği, sevdiği "kötü" davranışları için cezalandırdığı ve bilip isteyerek yarattığına dair olan inançlar veya inanç sistemleri.
İkinci olarak materyalist olan ve insanı doğanın bir parçası olarak gören ve doğal olarak nitelendirebileceğimiz Güneş, Ay, ağaç ya da hayvan gibi gayet sıradan nesnelere tapınılıp kendini bunların bir parçası olarak görerek doğanın kendini kabul eden daha natüralist inançlar.
Elbette bu ikisini birleştiren ya da zaman ile kültürel etkileşimlerin sonucu birbirine karışmış inançlar vardır lakin bunlar insanlık tarihini ölçüt aldığımız da gayet yeni kalacaktır.
Bunun dışında dinler merkezlerine aldıkları şeylere göre, ki bu genelde insan olur, iyi ve kötü şeyleri belirler mesela sebepsiz yere insan öldürmek pek çok din için kötüdür çünkü insana zarar verir. Natüralist ya da materyal olarak aldığımız dinlerde de aynı şekilde doğaya verilen zarar kötü kabul edilir ve ahlak kuralları bu şekilde kurulur.
Türkler ve Din
Türkleri tek bir din ya da inanç sistemi altında ele almak mantıklı olmayacaktır çünkü Türk olarak ifade ettiğimiz Halk çok geniş bir coğrafyaya yayılmış ve farklı halkların etkisi altında kalmıştır yine büyük bir coğrafyada var olmalarının sonucu olarak kendi içlerinde de farklı kutsiyetler geliştirmişlerdir. Aynı şekilde gerek siyasi amaçlar ya da liderlerin belirli politikaları uygulamak istemesi sonucunda farklı dinlere inanmışlardır ki bunun en büyük örneği Mani dinine geçen Uygurlardır. Lakin eski çağdaki Türkleri genel olarak Kök Tengricilik ve şaman gelenekleri altına ele almak mantıklı olan olacaktır, hiç unutulmadan şu da ifade edilmelidir ki eski çağ Türklerinde dine ölümüne bir bağlanma bilinmemetedir ve din değiştirme ya da farklılıklar da bu da etkilidir.
Kök Tengricilik inancını ele alırken onu ikinci gruba yerleştirmek çok daha mantıklı olacaktır çünkü Kök Tengri her ne kadar tek bir tanrı olarak gözükse de en az onun kadar kutsaliyet ifade eden canlılar ya da korkulan Tanrılar bulmak mümkün olacaktır. Örnek olarak özellikle eski çağ Türkleri ve Moğollarının ardılı olup daha kuzey doğuda yaşamış kitan halkında atalar kültünün, kısaca özetlemek gerekirse ataların ruhlarının kutsal kabul edilmesi ve bu ruhların anılması, çok daha baskın hale geldiği görülebilir.Yine Uygur Türklerindeki yaratılış destanlarına baktığımız zaman iki nehrin birleştiği yerde iki ağacın arasındaki bir toprak tümseğinin 5 oğul doğurduğunu ve bunlardan birinin Uygurların soyunu oluşturduğu sonrasında bu oğulun çadırının tepesinden bir bakirenin ziyarete geldiği ve bu ziyaretlerden birinde doğudan batıya Uygurların sınırlarını çizdiği anlatılmaktadır, Herkesin anlayabileceği gibi destanın alt metni Türklerin doğanın kendisinden geldiğine dairdir ve aynı zamanda Han'ın eşine meşruiyet verip kadınla erkeği eşit kılar.
Kırgızları incelediğimiz zaman ise benzer bir destanda Kırgızların atası bu sefer ruhlar ve bir sığırdan gelmektedir, Belirli ağaçlara ve hayvanlara ibadet şeklinde olmasa bile tapınma ve kutsaliyet atfetme de görülmektedir . Lakin Orta Asyada yayılan İslam ve İslam etkisinin sonucu olarak hikaye Hz. Nuh'un çocuğu şeklinde değişmiştir. Yine Moğol hakimiyetinin bir sonucu olarak 13. yüzyılda daha merkezi bir göktengri anlayışı görmek mümkündür ve köktengricilik daha monoteist bir şekil almıştır
Sonuç
Her ne kadar Türk boyları köktengriciliğe yani politeist bir dine inanmış olsa da bu din zamanla gerek kültürel etkileşimlerin sonucunda gerekse Türklerin kendi dinlerine çok bağlı olmamaları sonucunda monoteist bir din formuna benzemiş ve pek çok Türk boyu öz inançlarını kaybetmiştir lakin Tuva bölgesinde ya da Sibirya gibi bölgelerde hala politeist köktengeri dinine inanan insanlar bulmak mümkündür
Kaynakça
History of civilizations of Central Asia The age of achievement:a.d. 750 to the end of the fifteenth century: Part Two The achievements
ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print) Volume 5 Issue 2, A Tribute to Prof. Dr. Halil INALCIK p. 327-346, March, 2013 History Studies A Tribute to Prof. Dr. Halil INALCIK Volume 5/2 2013 İslamiyet’ten Önce Türklerin Din Anlayışı ve Gök Tanrı Dini The Pre-Islamic Religion Concept of Turks and Gok Tengri Religion
Yorumlar
Yorum Gönder