Eski Çağ Medeniyetlerinde Aile ve Kadına Verilen Önem

 Eski Çağ Medeniyetlerinde Aile ve Kadına Verilen Önem


Eski Çağ Medeniyetleri

 Eski çağ medeniyetlerindeki aile yapılarını incelemeden önce bu medeniyetlerin neler olduğunu bilmemiz gerekiyor. Sümerler, Akadlar, Babiller gibi eski çağ medeniyetleri; tarih öncesi çağlardan yazının icadına kadar süren dönemde ortaya çıkmış büyük uygarlıklardır. Hukuk sistemleri, konut tipleri, mühendislik icatları gibi pek çok konuda önemli rol oynadıkları gibi aynı şekilde aile yapılarıyla da dikkat çekmişlerdir.
                                         


Aile Yapıları

 Aile, ebeveyn ve çocuklardan oluşan en küçük toplumsal yapı olarak bilinir. Eski Mezopotamya'ya baktığımızda kadın ile erkeğin yazılı belgeler dahilinde evlenmesi ve çocuk sahibi olmasıyla aile oluşumunun tamamlandığını görebiliyoruz. Miras aktarımı, ekonomik sebepler, hukuki sebepler, toplumsal yapı gibi pek çok konuda konulmuş hukuki maddelerin ailenin sürekliliğine ve bütünlüğüne destek amaçlı olduğunu görebiliyoruz. Aileler genelde tek eşli olurdu(bazı istisnai durumlar -çocuk sahibi olamama, levirat evlilik vb.- hariç). Şimdi bu aile yapısını en temelinden başlayarak inceleyelim.


Evlenme ve Boşanma Süreci

  Aile kurumunun en temel olgusu evlenme adımıyla başlayacağından ilk evlenmeyi inceleyeceğiz. Evlilik; kadın ve erkeğin birbirleriyle çocuklarıyla ve akrabalarıyla olan hak ve sorumluluklarını belirleyen kültürel yaptırıma sahip birlik olarak tanımlanmaktadır. Nişan zamanı yeni kurulacak aileye destek için hem kız hem erkek tarafı maddi destek sunar. Damadın ailesi, tirhatu adı verilen bir nişan hediyesi ve kirhum adlı maddi bir bedel ödemektedir. Gelin ise Akadca ‘’hediye etmek’’ anlamındaki seriktu olarak adlandırılan çeyiz getirmektedir. Bu sayede aileler arası maddi temele dayanan bir anlaşma gerçekleşmiş olur. Bazı ulaşılan belgelerde çocukların çok küçük yaşta evlendirildiklerine ulaşabiliyoruz. Mesela Kültepe Kazıları'nın 2. plakasında yazan yazıda ( "Kız kardeşim evlenecek yaşa geldi. Asur'a gel ve kardeşimi Kaniş'te eş olarak al.") bunu görebiliyoruz. 

  Boşanma sürecindeki ekonomik sıkıntılarla ilgili bazı yasalar vardı. Bu maddelere göre, damat nişanı bozarsa tirhatu'yu geri alamıyordu ama gelin bozarsa tirhatu'nun iki katını iade etmek zorunda kalıyordu. Hatta Hammurabi ve Lipit-İştar gibi kanunlara göre daha sert yaptırımların (gelinin nişandan dönmesi durumunda tirhatu ve kirhum geri verilir ve kadının bir daha başka erkekle nişanlandırılması kesin bir şekilde yasaklanır) uygulanması gerekli görülüyordu. Orta Asur Kanunları'na göre nişanlandırılan kadının ölmesi durumunda baba, ölen kızı yerine başka bir kızını damat ile nişanlayarak ekonomik birlikteliğin devamını sağlıyordu. Bu dönemde erkekler hiçbir sebep olmaksızın boşanma talep edebilirken kadınların önemli bir sebebi olması gerekiyordu. Hatta kadının çocuk yapmaması boşanma için geçerli bir sebepti. Erkek boşanacağı zaman nafaka niyetine ödeme yapmakta ve kadının nişanlanırken getirdiği çeyizi iade etmek durumundaydı. Bir kadının, kocasını aldatması ise neredeyse bütün kanunlarda idam cezasıyla karşılık bulmaktaydı. Bazı toplumlarda ise kadın ve erkek tamamen eşit seviyedeydi.

 Eşnunna ve Hammurabi gibi pek çok eski çağ hukuk yasaları, nişanı koruma altına alıyordu. Evliliğin yasallık kazanabilmesi için sözleşme yapmak zorunluydu. Sözleşme olmadığı sürece kadın eş olarak sayılmazdı. Bu durum Eşnunna Kanunlarının 27. maddesinde: “Sözleşme tableti olmadan kız, adamın evinde bir yıl dahi otursa onun karısı değildir” biçiminde ifade edilmiştir.

Çocuğa Verilen Önem

 Az önce de bahsettiğim gibi çocuk sahibi olunmaması o kadar önemliydi ki boşanma için sebep olabilrdi. Hatta bu tarz durumlarda erkeğin cariye alması normal karşılanırdı. Özellikle erkek çocuğa sahip olunması soyun devamını temsiliyetten büyük bir önem taşırdı. Hatta miras gibi konular için erkek çocukların evlatlık alındığı bile görülürdü. Çocukların da aileye iyi davranması gerekirdi. Aileye sadakatsizlik yapılması, ağır yaptırımlarla cezalandırılırdı.




Kadına Verilen Önem

 Kadın günlük olay ve durumlardan sorumluydu. Daha çok iç mekan işleriyle uğraşır veya bahçeyle uğraşırdı. Antik Mısır gibi medeniyetlerde kadınlar dadılık gibi başka işlerle de uğraşırdı. Mısır bence kadına en çok değeri veren medeniyetti, Kleopatra gibi kadınlar firavun seviyesine kadar çıkabilmişti. Çatalhöyük gibi merkezlerdeki kazılara baktığımızda kadın figürleri ve tanrıça resimlerine ulaşabiliyoruz. Tanrıçalar; bereketi, doğurganlığı, koruyuculuğu simgelemiştir. Sümer mitolojisinde kadın tanrıçalara da yer verilmiştir. Hitiler'de ise kadın kraliçeleri(Tavananna) ve yüceleştirilmelerini görebiliyoruz. Frigler'de öne çıkan kadınlara örnek olarak Kibele verilebilir. 



 Kadınlar, çocukluğunu tamamladığında küçük yaşta olması fark etmeksizin bir erkekle evlendirilirdi. Evlendirilmedikleri veya boşandıkları süreç içindeyse babaya aitlerdi. Kadının çoğu toplumda kendi isteğiyle boşanma gibi hakları yoktu. Kocaları savaşa giderken onları destekler ve motive ederlerdi. Mitolojilerde ise kadının da savaştığını görebiliyoruz. Kadınlar özellikle Yunan mitolojisinde haklara sahipti ve kendi aralarında kutlamalar bile düzenleyebiliyorlardı. Ama genel olarak toplumlarda ataerkil bir yapı baskındı ve kadının o kadar da önemli olmadığı düşünülüyor bu yüzden haklarında büyük ölçüde eksiklikler görülüyordu. Önemli işler kadınlara verilmiyor veya kadınlar yaptıkları işlerle ödüllendirilmiyordu. Çok nadir bile olsa bazı toplumlarda (Eski Türkler) kadınların da savaşabileceği, komutan olabileceği(Tomris Hatun) gibi örneklerle karşılaşıyoruz. Hatta kadınlar bu gibi toplumlarda devlet yönetimine bile katılabilmiş yani kısaca toplumda önemli bir yer edinebilmişlerdir. 

 Kısaca kıyaslamak gerekirse; kadın ilkel toplumlarda değer görmüş, doğurganlığı ve birleştiriciliğiyle anaerkil yapının oluşmasını sağlamıştır. Ama bu yapı zamanla değişmiş, kadının yeri gittikçe önemsizleşmiş ve ataerkil yapı ortaya çıkmıştır. Anadolu ve Orta Asya'ya gelindiğinde ise kadının önemi gittikçe fark edilmesine rağmen hala bir anaerkil yapı tam olarak oluşmamıştır. Erkeklerin kas gücü gerektiren işlerde daha çok ön plana çıkması gibi sebeplerden dolayı askeri, siyasi, sosyal alanlarda daha üstte tutulmuş ve ataerkil toplum yapısının toplumlarda çoğunlukla benimsenmesine yol açmıştır. 

Zeynep Rana SARI 397 9\E


Kaynakçalar:

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1018681

https://www.ulakbilge.com/makale/pdf/1491542161.pdf

https://www.tarihpedia.com/misir_genel_evlilik/
































Bu blogdaki popüler yayınlar

Asya Hun Devleti’nde Yönetim ve Ordu Sistemi

Sümer astronomisi ve matematiği

Sümerlerde Yönetim ve Ordu Sistemi