Yazının Tarihi

                                                    YAZININ TARİHİ

YAZININ İCADI

YAZI , insanlık tarihinin en büyük devrimlerinden biridir. İnsanlık tarihi için çok önemli olan bu buluş; kelimelerin gücünü somutlaştırarak düşünceleri, hayalleri ve bilgileri kaydetmeyi mümkün kılmıştır. Yazının icadıyla medeniyetin başladığını söyleyebiliriz. Bu nedenle yazıdan önceki döneme “prehistorik çağ” adı verilir. Prehistorya tarih öncesi, historya ise tarih kavramını ifade etmektedir. Yazı; sadece iletişimi değil, uygarlıkların varlıklarını sürdürebilme biçimini de şekillendirmiştir. Geçmişte insanlar mesaj iletmenin çeşitli yolunu bulmuşlardır. Resimler ve şekiller örnek olarak verilebilir. Dünya üzerinde ilk yerleşik medeniyetlerinin Önasya’daki büyük nehirlerin kıyılarında kurulduğu bilinmektedir. Önasya medeniyetleri ise Mezopotamya, Mısır ve Anadolu olmak üzere üç bölgeyi temsil etmektedir. Bu bölgelerin de her birinin kendine has bir yazı biçimi vardır. Elbette tarihi çağları başlatan bu gelişme pek çok uygarlık tarafından değiştirilerek ve yenilenerek kullanılmıştır.


YAZININ DOĞUŞU

İnsanların yerleşik hayata geçtiği ve birçok konuda gelişmelerin yaşandığı Neolitik dönemden sonra insanlar arasında ilişki ve iletişim de artış göstermiştir. Fakat bu dönemde iletişim piktografik işaretler taşıyan araçlar ile gerçekleştirilmiştir. Yazının doğuşu; aslında insanın doğaya, dünyaya ve kendine olan bakışını yeniden şekillendiren bir harekettir. Bu adım, yaklaşık MÖ 3500’lere dayanan mezopotamya çivi yazısında ilk kez anlamları temsil eden sembollerle atılmıştır. Mezopotamya’daki Sümerler; kil tabletler üzerine inşa ettikleri bu ilk yazı sistemini, nesnelerin ya da olayların yansıması olarak kullanmışlardır. Tarihçiler taş vb. malzemelerden yapılmış eserler üzerinde bu işaretlerin yer alması nedeniyle, bu şekillerin yazının prototipi olduğu düşüncesini dile getirmişlerdir. Örneğin Göbeklitepe'de bulunan kabartma eserlerin üzerindeki hayvan tasvirleri, burayı kazanlar tarafından yazının ilk şekilleri olarak görülmüştür .Mısır Uygarlığında ise hiyeroglif yazı kullanılmıştır. Yazı, ilk zamanlar sadece yönetici sınıfın ve rahiplerin elinde bir iktidar aracı olarak kullanılmıştır. Ancak zamanla bilgi ve düşünce, sınıfların ötesine geçerek halkın ellerine de geçmeye başlamıştır. Yazı; aynı zamanda medeniyetlerin gücünü pekiştiren bir simgeye dönüşerek ticaretin, bilimin ve sanatın gelişiminde de öncü bir rol üstlenmiştir. 


MEZOPOTAMYA'DA YAZI

Sümerler, M.Ö. 4000 ile M.Ö. 2000 arasında bugünkü Irak’ın güneyinde yaşamış olan bir halktır. Sümerler M.Ö. 3500 yıl civarında insanlık tarihinin ilk yazı sistemi olan çivi yazısını geliştirmişlerdir. Sümerler'de yazının icadı kentlerin ortaya çıkışı, tarım üretiminin artması ve  ticaretin gelişmesi gibi faktörlere bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Sosyal ve ekonomik ilişkilerin artmasıyla yazının icadı bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Yani Tarım Devrimi ile beraber yazıya duyulan ihtiyaç daha çok artmıştır. Başlangıçta alışveriş gibi ticari faaliyetleri kayıt altına almak için ilgili malları temsil eden semboller kullanılmaya başlanmıştır. İlk zamanlar her bir sembol bir nesneyi anlatan kelimeye karşılık gelirken, zamanla seslere karşılık gelen semboller ortaya çıkmıştır. Yazının şekli de değişmiştir. Çivi yazısı Sümerlerden önce diğer Mezopotamya uygarlıklarına, daha sonra da Anadolu ve İran gibi bölgelere geçmiştir.



ESKİ MISIR'DA YAZI

İnsanların kullandığı ilk yazı sistemlerinden bir diğeri Mısır hiyeroglif yazısıdır. Çivi yazısına yakın bir zamanda, M.Ö. 3200’lü yıllarda ortaya çıkan Mısır hiyeroglif yazısında resme benzeyen semboller kullanılmıştır. Hiyeroglif yazı; Mısır’da icat edilen ve daha sonra Ege ve Anadolu’da etkisini genişleten, işaretleri resim özelliği taşıyan yazıların genel olarak ismidir. Mısır yazısının karakterlerini belirten hiyeroglif sözcüğü ise “tanrıların yazısı” anlamına gelmektedir. Yunanca kutsal anlamına gelen “hieros” ve kazımak anlamını taşıyan “gluphein” kökünden türetilmiştir. Eski Mısırlılara göre yazıyı tanrı Thot’un kendisi yaratmış ve insanlara bağışlamıştır. Eski Mısır’da tapınak, mezar, saray gibi mimari yapıların duvarlarında hiyeroglif yazılar yer almıştır. Bu tür duvar yazılarında resim sembolleri kullanılmıştır. Devlet işlerinde ve günlük hayatta kullanılan yazıda ise resim sembolleri oldukça basitleşerek yazı karakterlerine benzer hale gelmiştir. 



ANADOLU'DA YAZI

Asurlular, MÖ 9. yüzyıldan itibaren Mezopotamya'da büyük bir imparatorluk kurmuş ve sınırlarını genişletmişlerdir. Anadolu’ya da çeşitli seferler düzenlemişler ve burada özellikle ticaret ve diplomasi yoluyla etkiler bırakmışlardır. Anadolu’ya yazıyı Asurlu tüccarlar getirmiş ve tarihi çağları başlatmışlardır. Anadolu’ya ticaret yapmak için gelen bu tüccarlar Kayseri yakınındaki Kültepe’de geçici olarak yerleşmişlerdir. M.Ö. 19. ve 18. yüzyıllarda Kuzey Mezopotamya’daki Asur kentiyle Anadolu arasında ticaret yapmışlar ve bu amaçla kendilerinin de içinde yaşadıkları Karumlar yani ticaret kolonileri kurmuşlardır. Bu kolonilerde yazılı belgeler ve ticaret kayıtları bulunmuştur. Asurluların kullandığı çivi yazısı, Anadolu’daki yerel halkla etkileşimde bulunmuş ve ticaretin düzenlenmesinde kullanılmıştır.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Blogger: YAĞMUR ARSLAN 9/E 387

KAYNAKÇA

https://www.anadoluuygarliklari.com

https://kayipdiller.com

https://14eylulio.meb.k12.tr

https://dergipark.org.tr

https://aktuelarkeoloji.com.tr

https://tarihtenyazilar.com

https://kulturbilinci.org/tr

https://www.wikitarih.com

https://sanatsozlugum.blogspot.com

https://www.armaganportakal.com



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Asya Hun Devleti’nde Yönetim ve Ordu Sistemi

Sümer astronomisi ve matematiği

Sümerlerde Yönetim ve Ordu Sistemi